İngilizlerin Acı Günü Kut’ül Amare Zaferi
I. Dünya Savaşında, Osmanlı İmparatorluğu Ordusunun İngiliz ordusunu mağlup edip askerlerini esir
aldığı muharebe Kut’ül Amare Savaşı
olarak tarihe geçmiştir. Irak’ın Kut bölgesinde 7 Aralık 1915 - 29 Nisan 1916 arasında
yapılan savaş, resmi Britanya tarihinde I. Dünya Savaşında Osmanlı’ya karşı
yenilgi yaşadıkları tek cephe olarak geçmektedir. Kut’ül Amare Muharebesi iki bölümden oluşmaktadır.
Selman-ı Pak Savaşı
İngiltere, 1914 yılında
kolonilerine giden yol olduğu için Irak cephesine çok önem veriyordu. 20 Aralık
1914 yılında Irak’a atanan ilk Osmanlı komutanı ve aynı zamanda 1913 yılında kurulan
Teşkilat-ı Mahsusa lideri Süleyman Askeri Bey’in, 14 Nisan 1915 günü Britanya
ordusuna karşı, Şuaybe savaşını kaybederek intihar etmesi sonucu İngilizler Irak
cephesini işgal ile kolaylıkla bitirileceğini öngörüyordu.
İngiliz ordusu Irak
cephesinde 6. Poona Tümeni isimli yaklaşık 30 bin kişilik bir Hint tümeni ile
Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend komutasında Irak cephesinde 1.
Britanya Harekatı sırasında Bağdat’a ilerlemeye çalışıyordu. Fakat 22 Kasım
1915 günü Selman-ı Pak’ta, Albay
Nureddin Bey ve Osmanlı ordusu ile karşılaştıklarında onlar için sonun
başlangıcı olacaktı. İngiliz Poona tümeni Osmanlı ordusu ile karşılaşmaları
sonucunda yenilerek Dicle nehri kıyısında bulunan Kut şehrine sığınırlar. Kut şehri yaklaşık 6 bin nüfuslu
olmasına karşın içinde bulunan kale, İngilizlerin şehri tutmasını sağlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun
6. Ordusu yeni kurulmuş ve Almanya ile müttefik olunduğu için 6. Ordunun başına, Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz atanmıştır. 5 Aralık 1915 yılında Bağdat’a gelen
Mareşal Goltz hemen Kut şehrine sığınan İngiliz tümeninin kuşatılması emrini
verir ve Osmanlı’nın Irak bölgesi komutanı Miralay
Nurettin Bey (Sakallı) 27 Aralık 1915 günü Kut şehrini kuşatması ile Kut’ül Amare Savaşı başlar.
Yaklaşık 30 bin
civarında olan ve genellikle Hintli ve Anzak askerlerinin bulunduğu İngiliz
lejyoner ordusu, Kut şehrinde sıkıştırılmıştır. Osmanlı ordusunun aman vermemesi
sebebiyle İngilizler Poona tümenini Kut’tan kurtarmak ve kuşatmayı yarmak için
bir dizi yardım saldırısı ve harekatına girişir.
6 Ocak 1916 günü
Korgeneral F. Aylmer tarafından, yaklaşık 19 bin kişilik Tigris kolordusu ile
yaptığı saldırı sonucu, Britanya ordusu 4000 kişilik kayıp verdikten sonra geri çekilmek
zorunda kalır. İngilizlerin bu başarısız saldırısı, Şeyh Saad muharebesi olarak tarihe geçer. Başarısız olsa da çok
etkili bir İngiliz saldırısı olmuştur. Şeyh Saad savaşında, Nurettin sakallı
yenilgi yaşadığını düşünerek geri çekilme emri verir. Ancak aynı şekilde
İngilizlerinde geriye çekildiği çöl Arapları sayesinde öğrenilir. Osmanlı
ordusu geri çekilmiş ve bu geri çekilme emrini veren 9. Kolordu komutanı
Miralay Nurettin Sakallı görevden alınarak yerine Enver Paşa’nın amcası olan
Mirliva Halil Paşa (Halil Kut) getirilir. Mustafa Kemal Atatürk Nutuk kitabında
Nurettin Sakallı Paşa’nın bu hamlesini eleştirmiştir. Geri çekilme yaşansa da
durum ve kuşatma tekrar toparlanır.
Britanya ordusu Şeyh
Saad muharebesinin ardından, Osmanlı’nın Kut kuşatmasını yarmak için bir dizi
saldırı daha gerçekleştirir. Ancak tamamı İngiliz General Aymler tarafından
gerçekleştirilen 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Savaşında 1.600, 21 Ocak 1916
tarihinde 20 bin kişi ile yapılan saldırıda 2741, ve 8 Mart 1916 tarihli Sabis
muharebesinde ise Miralay Ali İhsan bey komutasındaki Osmanlı birliklerinin
3.500 civarında İngiliz kaybı verdirmesi sonunda Kut’ül Amare kuşatması aşılamaz ve sonucunda General Fenton John Aylmer
görevinden alınarak ve yerine George F. Gorringe getirilir.
![]() |
Kut’ül Amare Zaferi Üzerine Alman Dergisini Zaferi Anlatan Karikatürü |
Mirliva Halil Paşa tüm bu saldırılarda başarılı bir savunma sergiler ve Mart
itibariyle yaklaşık 20 -30 bin civarında takviye Osmanlı askerinin Kafkasya
Cephesinden Kut cephesine sevk edilmesini sağlar. Yeni atanan İngiliz komutan
George Gorringe 5 Nisan 1916 tarihinde Felahiye üzerine 30000 kişilik güçlü bir
saldırı gerçekleştirse de 1200 civarında kayıp vererek tekrar geri çekilir.
İngilizler ne kadar saldırsa da Osmanlı ordusunu geçemiyor ve Kut kuşatması
devam ediyordu. Kut şehrinde hapis kalan General Towsend’in Poona (Hint) ordusu
için ise durum günden güne güçleşiyordu. General
Townshend atları kesip yemelerini emretsede Müslüman Hintliler bunu
reddiyordu. Buna karşılık Townshend radyo aracılığı ile Hintli Müslümanların
liderleri ile görüşüp at eti yemeleri konusunda fetva alsa da çok etkili
olmamış, askerler açlıktan nöbet değişiminde dahi ölmeye başlamıştı. Hatta çoğu İngiliz
ordusundaki Hintli Müslüman asker, Müslümanlar ile savaştıklarını anlayınca
Osmanlı saflarına geçmesi, Townshend’i daha da zor duruma düşürüyordu.
Bu durum üzerine
Britanya ordusu askeri savaş tarihinde ilk kez gerçekleşecek olan havadan ikmal
seçeneğini devreye soktu. Dicle nehri kıyısında bulunan Ora hava üssünden
gerçekleşen ve 225 beygirlik 3 adet Short 184 tipi deniz uçağının kullanıldığı,
26 gün devam eden havadan mühimmat ve malzeme desteği çabası başarısız
olmuştur. Yapılan sevkiyatlar büyük çoğunlukla Osmanlı ordusunun yerden
saldırıları ve Dicle nehrine düşen yardım malzemeleri sebebiyle etkili
olmamıştır. Hatta tarihte ender rastlanan hadiselerden biri ile bir Osmanlı
askeri tüfek atışı ile İngiliz uçağını düşürdüğü kayıtlara geçmiştir.
Bu sırada 19 Nisan 1916
günü Alman Mareşal ve Irak bölgesi komutanı (6. Ordu ) Colmar Freiherr von der
Goltz Bağdat’ta tifüs sebebiyle ölünce Mirliva Halil Kut yerine getirilmiştir.
Irak bölgesinde tek yetkili olur. İngiliz hükumeti Kut’ta esir kalan ordusunu
kurtarmak için her yolu denese de başarılı olamaz. Hatta ünlü İngiliz casus
Arabistanlı Lawrence aracılığı ile Halil Paşa’ya o dönem Osmanlı hazinesinin 4
katı miktarında (yaklaşık 2 milyon sterlin) rüşvet teklif edildiği ve Halil
Paşa’nın teklifi şiddetle redderek Lawrence’yi kovduğu öne sürülmektedir.
İngilizlerin o dönem müttefik olduğu Ruslara Kut cephesindeki ordusunu
kurtarmak için yardım istemesi ve İran’daki General Nikolay Baratov komutasındaki
Rus ordusunun bölgeye yardım çalışmalarının Türk subayları tarafından
engellenmesi, Kut’ül Amare’nin kazanılmasında belirleyici olmuştur.
İngiliz Ordusu Teslim Oluyor
![]() |
Kut'ül Amare Savaşı Sonunda Esir Alınan İngiliz General Townshend ve Halil Kut |
Irak’ın Kut şehrinde
Osmanlı ordusu tarafından kuşatılan ve 143 gün süren kuşatma aşılamamış ve
Britanya ordusu güç bir durumda kalmıştı. Hintli askerlerin açlıktan artık
kemikleri sayılıyordu. Değil savaşmak, ordunun yaşamaya mecali kalmamıştı. Ordu
hatıralarında günde yaklaşık 8 İngiliz, 28 civarında Hindu askerinin açlıktan
öldüğü yer alıyordu. Bunun üzerine 29 Nisan 1916 günü İngiliz General Townshend
5 generali, 481 İngiliz subayı ve yaklaşık 13.300 kalan eri ile teslim olduğunu
belirten yazılı metin ile Osmanlı ordusuna Halil Paşa’nın istediği gibi
kayıtsız şartsız teslim olur. Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend
hatıralarında, Kutü’l Amare’de teslim olurken kılıcını ve tabancasını Halil
Paşa’ya teslim ettiğini ancak Halil Kut’un (Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından
Kut-ül Amare zaferine istinaden kendisine Kut soyadı verilmiştir) “Şimdiye kadar
bunlar sizindi şimdiden sonrada böyle olacak” diyerek teslim almadığını
yazmıştır. Ardından İngiliz tarihçi James Morris’in ifade ettiği gibi “
İngiltere askeri ise tarihinin en aşağılık teslimi” ile esir alınan askerler
Halep’e gönderilir.
Kut’ül Amare
savaşında Osmanlı ordusu yaklaşık 10 bin er, 350 subay şehit verirken Britanya
ordusunun kaybı yaklaşık 30 bin civarında olmuştur. Ayrıca 13 bin civarında
Britanya ordusuna başlı asker ve subaylar esir alınmıştır.
Osmanlı Ordusu hem
teçhizat hemde asker sayısı açısından kendisinden üstün İngiltere ordusunu
büyük bir kahramanlık göstererek hem Kut şehrinin içinden gelen Townsend
ordusunun saldırılarını, hemde kuşatmayı kırmak için zorlayan dışarıdaki İngiliz
ordusunu uzun süre boyunca püskürtmüş ve meşhur İngiliz inadını kırarak sonunda
pes etmelerini sağlayarak, koca bir tümeni esir almıştır.
Kut’ül Amare zaferinin
kazanılmasında Kut halkınında İngilizlere düşman olması etkili olmuştur.
Bilindiği gibi 1. Dünya Savaşı sırasında tüm Araplar Lawrence’nin yanında yer
almamıştır. Kut halkı gibi pek çok
Arap halkı tarihsel ve dini bağları sebebiyle Osmanlı İmparatorluğunun yanında
yer almış ve mücadele etmiştir.
Bağdat’ı tek başına
alarak tarihe geçmek için yola çıkan, fakat Türk gücü sonucunda ordusu ile
birlikte esir alınan ve 1. Dünya Savaşı sonuna kadar önce Heybeliada sonra da
Büyükada’da Osmanlı esiri olan İngiliz General Townshend, (Adı esir olarak
geçsede çok iyi bakılmış hatta Kut şehrinde unuttuğu çok sevdiği köpeği özel
kurye ile Irak’tan kendisine getirilmiştir) savaşın Osmanlı İmparatorluğunun
kaybettiği kesinleştikten sonra yetkililere yazdığı mektupta, barış
görüşmelerinde arabulucu olarak yer almak istediğini ve Osmanlı’nın yapılacak
antlaşmada az kayıp yaşaması için diploması ve çaba sarf edeceğini
belirtmiştir.
Kut’ül Amare zaferi Britanya ordusunda büyük bir endişe ve moral bozukluğuna sebep
olup, ardı ardına istifalar yaşanır. Çanakkale ve Kut’ül Ammare’nin de kaybedilmesi, İngilizlerde soğuk rüzgarlar ve parlamento soruşturmalarına yol açmıştır. Kut’ül Amare ve Çanakkale, Britanya’nın
yenilmezlik inancını ve dünya hakimiyeti iddiası yıkmış, halkı karamsarlığa
sürükleyen ve İmparatorluğun politikalarını altüst eden bir savaş olmuştur. Kuşatmayı
aşamayan General George Frederick Gorringe görevden alınıp yerine General Maude
atanmıştır. Kamuoyu ve basında büyük hezimet olarak geniş yer bulan Kut’ül Amare hazimeti, İngilizlerin en
büyük yenilgilerinden biri olarak tarihe geçecektir. Hatta İngiliz savaş
literatürüne geçen ve halkın tepkisini anlatan slogan “Our lions lead by donkey”
yani aslanlarımız eşek tarafından yönetiliyor sözü bu savaştan sonra ortaya
çıkmıştır.
I. Cihan Harbi’nin en
önemli savaşlarından biri olan ve taktiksel anlamda da büyük bir zafer olan Kut’ül Amare muharebesi sonucunda
Britanya ordusu büyük bir hezimet yaşasa da 1917 yılında savaşın son dönemine
doğru Osmanlı İmparatorluğu ve Müttefiklerin güç kaybı yaşaması, bunun tersi
İngilizlerin güçlenmesi sebebiyle General Maude tarafından İngiltere ordusu 23
Şubat 1917 günü 2. Kut savaşında bölgeyi ele geçirmiştir. Britanya ordusu Kut’u
geri alsada 29 Nisan 1916 tarihini uğursuz gün kabul etmiş ve unutamamıştır.
Çünkü Britanya ordusunun tarihinde 13 bin küsur er ve başlarındaki generalleri
ile topluca esir düştüğü başka bir yenilgi yoktur. Ancak elinden geldiğince
unutamadıkları günü unutturmaya çalışmışlardır. İngilizlerin kendi deyimleriyle
Kut’ül Amare yenilgisi 1. Dünya
Savaşını 2 yıl uzatmıştır. Ancak ne yazık ki Kut’ül Amare zaferi tarihimizde hak ettiği değeri geçmiş yıllarda
bulamamıştır.
Kut Bayramı
1920 yılında Kut
şehrinde ölen Osmanlı askerlerinin anısına Kut
Türk şehitliği inşa edilmiştir.
1. Dünya savaşının
ardından Kut’ül Amare zaferi her 29
Nisan günü Türk ordusu içerisinde bayram olarak kutlanmaya başlar. Ancak 1952
yılında Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle İngiltere’nin politik baskısı sonucu Kut bayramı ve Kut’ül Amare zaferi
tarihten silinmeye çalışılır. Çünkü İngiltere savaş tarihi açısından
Çanakkale’de aldığı yenilgiyi bile savaş kaybetme olarak tanımlamaz ve geri
çekilme ismi verir. Ancak Kut’ül Amare
savaşı İngiliz tarihi ve dünya savaş tarihi açısından net bir askeri
yenilgidir. İngiltere tarihindeki bu ender yenilgilerden birini tarihin tozlu
sayfalarına kaldırıp unutturmak istese de artan Türk toplum ve tarih bilinciyle
bugün bunu başaramadıkları görülmektedir.
İngilizlerin Acı Günü Kut’ül Amare Zaferi
Reviewed by Tarihi Gerçekler Ve Komplo Teorileri
on
16:17
Rating:

Hiç yorum yok: